Kitap okumayı sevdirmek ve okuma alışkanlığı kazandırmak için rehber olarak hazırlanmış bu blog bir İzmir Modern çalışmasıdır...

Bu Blogda Ara

KAOS'UN KUTSAL KİTABI / Albert Caraco

 

İnsanlar üçe ayrılır:

Uyurgezerler; sürüyledir, tapma eğilimi gösterirler. Aklı başında, duyarlı olanlar; iki düzlemde yaşarlar, kendilerinde neyin eksik olduğunu bilirler ama onu hiç bulamazlar. Ruhu bilenler; Ruh ile hemhal olmuşlardır, bu yüzden de artık özgürdürler.

 İnsan metafizik bir hayvandır. Evrenin yalnızca kendi için var olmasını ister ama evren insanı bilmez, farkında değildir. İnsan bu tanımazdan gelmeye teselli bulmak için evrende kendi kapladığı alanı, kendi düş gücü sayesinde yarattığı tanrılarla doldurur. Böylece yaşamayı başarır ama bu gayet hoş, teselli edici gerekçeler, insanı ölümle karşılaştığında hiçliğe düşürür.

Düzenin yasası kaybolmuş insanın kurtarılamayacağı yönündedir. Bu kitle durmadan çoğalarak, soluksuz kalana dek üremeyi kayboluşunun tesellisi olarak görüyor. Çoğu hiçbir şeyi fark etmez, kendi düşlerinden ancak umutsuzluğa düşmek için çıkar.

Toprağın ölümü şehirlerin uzağa yansıyan gölgesidir. Şimdi buna suyun ölümü de ekleniyor, sırada havanın ölümü var ama dördüncü element ateş, diğerlerinin intikamını almak için varlığını sürdürecek ve insanı yok edecek.

Tarihten almamız gereken ders değişimin bir bedeli olduğudur, en yüksek bedel başkalaşımın bedelidir. Başkalaşım geçiriyoruz hem de kendimize rağmen. Bizi tanımlayamıyoruz, sözcükler yetersiz kalıyor.

Dinlere mümin gerek, uluslara savunacak insan, sanayicilere tüketici, bu demektir ki herkese çocuk gerek, yetişkin olunca ne olacaklarının bir önemi yok.

En kötü düşmanlarımız, bize umuttan söz edenler, sorunlarımızın çözüleceği, arzularımızın karşılanacağı, neşeli, aydınlık, çalışmanın ve barışın olduğu bir gelecek vaat edenlerdir. Vaat ettikleri yenilenmenin onlara bir bedeli yoktur ama onlara kulak vermek bize pahalıya mal olur.

Tek bildiğim şey, eğitmek iddiasında olduklarımızı barbarlaştırmak, onları hayata hazırlar gibi yaparak hayat karşısında silahsız bırakmak.

Ölçüsüzlük bizim ortak paydaşımız, tutarsızlıktan asla şaşmıyoruz. En hayranlık verici bahanelerle niteliğimizin seviyesini düşürüyoruz. Diyalektiğe başvurarak hakikatten gizleniyoruz. Referans noktalarını keyfimizce çoğaltıyor, ihtiyacımıza göre bunları değiştirme sanatında çok ustayız. Ama yine de bir labirent içinde dönüp durur hale geliyoruz.

Kaybolmuş insanın bilinci yoktur, asla da olmayacaktır. Bilincin özü, varlıkları tek başına bırakmaktır. İnsanlar kendi bilinçlerinden kaçmak için bir araya gelerek, kaybolmuş kitleye dâhil olurlar, bu onların kaçış yoludur. Başarısız yalnızlıkların kavşağıdır. Her zaman suçludur. Onun laneti daima düzenin içinde olacaktır. Kendisini, yine kendisinin oluşturduğu değersiz, başarısız yığının kaybolmuşluğu içine katar. Sayı kötülüğün aletidir. Kötülük insanların çoğalmasını ister. Çünkü insan ne kadar artarsa o kadar değersizleşir, değerli olmak için gerekeni asla o kalabalığın içinde bulamaz.

 

 izmir modern / hülya gülay

TÜRKAN / Ayşe Kulin

Türk, Kürt, Süryani demeden, kırsalın evlere hapsedilmiş kızlarına kapıları araladı, ışık tuttu yollarına, cüzzam hastalığıyla mücadele etti. O yüreği insan  sevgisiyle dolu bir hekimdi. Hayatı boyunca tek isteği, iyi, dürüst bir insan olmaktı...

TANRILAR OKULU / Stefano Danna


Stefano D'anna:
"Dış dünyamın kalitesinin daha iyi ya da daha kötü olmasının benim temel sorumluluğum olduğunu, hayatımdaki tersliklerin ve bazen trajik olayların oluş seviyeme bağlı olduğunu, ve bunların yalnızca, korkularımın, yıkıcı düşüncelerimin ve olumsuzca kurduğum hayallerimin maddeleşmiş halinden başka bir şey olmadığını fark ettiğim andan itibaren, şikayet etmekten, başkalarını suçlamaktan, pişmanlık duymaktan ya da kendime acımaktan vazgeçtim."

***

BİR KADININ YAŞAMINDAN YİRMİ DÖRT SAAT / Stefan Zweig


Özgürce ve tutkuyla içgüdülerinin peşine takılan 
bir kadının kısa ve
yoğun hikayesi, kadın kalbinin sırlarına ermiş ustanın kaleminde
olağanüstü anlatıya dönüşen bir novela...

Fİ-Çİ-Pİ / Azra Kohen

"Bizi içimizdeki Tanrı’ya yaklaştıran şey ile diğer insanlardan ayıran şey aynı: Merakımız; potansiyelimiz merakımızdan doğuyor. Sonunda merak ettiğimiz şeye dönüşüyoruz.
Neyi, niye merak ettiğimiz, kimliğimizi oluşturuyor. Merakımızı her an diğerlerine vererek kurban ediyoruz...Fİ"

SATRANÇ / Stefan Zweig


Stefan Zweig, çok geniş bir psikoloji birikimini eserlerinde bütünüyle kullanmış 
ender yazarlardandır.

Onun dünya edebiyatında bir biyografi yazarı olarak kazandığı haklı ünün temelinde de bu özelliği, yani yazarlığının yanı sıra çok usta bir psikolog olması yatar.

Satranç, Zweig’ın psikolojik birikimini bütünüyle devreye soktuğu bir öyküdür...

KÜRK MANTOLU MADONNA / Sabahattin ALİ

Hep başkalarının istediği gibi yaşayan Raif Efendi, 
memnuniyetsiz hayatının tek bir anıyla değiştiğine şahit olacaktır: Maria Puder isminde bir kadına âşık olduğunda...
Babasının isteğiyle Berlin’e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin  Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş "Madonna delle Arpie" adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır.

DEVLET / PLATON

Diyaloglarının en tanınmışı olan Devlet (Politeia)’te Platon, “iyilik”, “eşitlik”, "güçlülük" ve "haklılık" gibi “insanlık durumları”nı irdeleyerek düşlediği en iyi devleti anlatmış ve bu temel yapıt,ister yanında ister karşısında olsunlar, 2000 yılı aşkın süredir ortaya konan bütün devlet kuramı ya da toplum düzenlerinin başvuru kaynakları arasında yer almıştır.